eleştiri etiketi ile yaftalanmış yazılar

Notlara göz atarken

sitesine bakarken, görülüyor ki, Modern Türk Şiiri'nin kısmî felç geçirdiği noktalar var. Bu noktalar, neredeyse "yeniliklere küçük düşme pahasına" direnç gösterenlerle ilgili. Belki böyle bir antoloji bile yapılabilir: Modern Türk Şiiri'nde Yeni-Muhafazakarlar (*). Ve böyle bir antolojide, emin olabilirsiniz ki, sadece "sağcı" olarak bildiklerimiz yer almayacaktır.

Dijitalin Poetikası

Franck Cormerais Fransızcadan çeviren: Zeynep Cansu Başeren

“Duyarlığın makinasal dönüm noktasının – ve esas olarak, duyarlı olanın soykütüğünün bugünkü hiper-endüstriyel evresine, denetime ve estetik koşullanmaya adanmış aygıtların çağında [...] -, yapılış ve davranış bilgisinin yeni biçimlerinin ortaya çıkışı, makinasal dışsallaştırmanın dijital evresinde gizil olarak içerilen yeni varoluş kiplerinin ortaya çıkışı uğruna bir savaşa girişilmelidir.”

B. Stiegler

Neden Şiir Kitaplarımız öyle?

Şiir kitapları genelde 64 sayfa, 13x18 ebatlarına yakın, mizanpaj olarak gayet sıkıcı ve kapaklarından tutun da, cildine, kağıdına kadar sevimsiz görünüyor. Kullanılan yazı karakterleri sanki Gutenberg'in emriymiş gibi Times New Roman ve türevleri. Çoğu kişi zarf ile mazruf arasında bir seçim yapılması gerektiğini düşündüğünden olsa gerek, çok önemli kitapların bir türlü özel baskıları yapılmıyor. Yani şiir madem o kadar önemli milletimiz için, neden aşırı önemsiz bir şeymiş gibi basılıyor?

Zinhar 5 yaşında ve şaka değil!

Birkaç gün sonra Zinhar'ın ilk sayısının çıkmasının 5. yılını kutlayacağız. Bu dergi ve çerçevesinde son 5 yıldır yarattığımız gündem, tek kelime ile "imkansız"la uğraşmanın ürünüdür. Buna emeği geçen herkese, edilebilecek en büyük teşekkürü, hergün bu sitenin ve bu sitenin yaymaya çalıştığı söylemin alt yapısı ile uğraşarak göstermekten başka birşey elimden gelmiyor. Ne diyor Hegel? "Tamamlanmış bir şeyin varlığı, kendi iç varlığında kendi yokoluşunun tohumunu taşımasıdır; onun doğuş anı aynı zamanda ölüm anıdır." Öyleyse, bu 5.

Haydan gelen huya gidiyor mu?

2008'le ilgili , bir yandan ben de neyi eksik bıraktığımızı keşfetmeye çalışıyorum. Çalışıyorum çünkü aslında teorik alandaki tüm bu tartışmalar, iki pratik alanda -biri genel, biri özel- hükümsüzleşmeye başlıyor.

deneyimizden çıkacak sonuç ne olsa keşke?

Aslında sadece "suffixe pronominal" hakkında değil, "okunamayanın" topografisine dahil olan herşeyde -ki bunların çoğu birer skandal olarak karşılanıyorlar- karşı tarafın -burada izleyicinin, okurun, bakarın, gözleyenin algı eşiğine kısa devre yaptıran şey hakkında konuşmak gerekiyor. çünkü bizzat bunun sıkıntısı, modernleşme çilemizin de dibinde yatıyor.

2005'ten bu yana ne değişti?

2005 yılında aşağıdaki metni yazmışım. Bundan yaklaşık 4 yıl önce ile bugün arasında, belki nicelik ve nitelik olarak görsel şiir ve buna benzer alanlardaki artış, deneysel şey tartışması, manifesto, postmodernizm-modernizm çelişkileri ve çatışkıları -ki bu tartışmaya asker de dahil olmuştur (bkz, )

Tehlikeli Alakasızlık: Meraksızlık

Hece'nin 141. sayısı "Tehlikeli Alaka: Edebiyat ve Deneysellik" ayrılmış. "edebiyat ve deneysellik" arasındaki ilişkiye, olumlu yaklaşıyor gibi görünüyor. Her ne kadar bu bir değerlendirme yazısı olmasa da, yine de gözüme çarpan ufak tefek birkaç konuyu ben de hatırlatayım.