Den-siz-ey Edebiyat

Birincil sekmeler

Birikim Dergisi'nin Temmuz 2007 sayısı'nda Elif Türker'in “Deneysel Edebiyat Yanılımı” başlıklı yazısı yayınlandı. Yazının can sıkıcı yanı, bir tür müdür, yöntem midir ya da deneyselin yeri kurgu mudur biçim midir gibi sorularla “deneysel”i anlamaya çalışırken aslında hiç edebiyata dokunmadan cevaplar aramaya çalışması. Ve böyle olunca da zaten cevabı ile soru arasında da fazla mesafe kalmıyor. Her ne kadar yazı bir ara deneysel'i “avangard ve modernizm” ilişkisi çerçevesinde sorgulamaya yeltense de bu seyahat bir kaç alıntıdan sonra son buluyor.

Octavia Paz, Yıldız Ecevit, Yvonne Duplessis gibi yazarlar dolayımı ile serimlenen tartışmalar, deneysel çabaların içerikten çok biçimin ve kurgunun alanında at koşturduklarını iddia etmiş. Yazının tökezlediği ve kısa yollarla kaçmaya çalıştığı iki çatlağın Görsel Şiir ile ilgili yazılardan yapılan alıntılar olması epey semptomatik (ve galiba Görsel Şiir'i de bu yüzden seviyorum ben- insanın ezberini bozan ve rahatsız eden bir şey olması- artık kırkayak (şair) (görsel şiirle karşılaştıktan sonra) her bir ayağını ahenkli bir şekilde atamayacak- Bauman'a atıfla)).

Yazının 4. sayfasında (derginin 80. sayfası) Padin'in Yasakmeyve'de yayınlanan “Görsel Şiir: Dillerin Kavşağı” yazısından yapılan alıntı, “buradan, 'deneysel' sözünden kastedilenin içerikle bütünleşen bir yöntem denemesi olabileceği sonucuna ulaşılsa bile, kavramın 'deney' sözcüğüyle adlandırılması sorunun asıl kaynağını oluşturmakta” şeklinde geçiştirilmiş. Ama hangi sorun ve neden sorun? Buradan nedense 'deneysel'in sözlük anlamına atıfla ve 'başarıya ulaşma' 'tekrarlanabilir olma' 'ispat' gibi bilimsel bir jargonla işin içinden çıkılmaya çalışılmış. Oradan postmodernizme sapılmış ve yine şu yapı/kurgu ve 'yüzeysellik' argümanlarından medet umulmuş. Ama olmamış.

İkinci çatlak bu sefer Poetikhars adres gösterilerek Menezes'in “” yazısından bir kaç alıntı yapıldığında ortaya çıkmış ve Menezes'in “'Deneysel'i yazının belli süreci değil, şiiri bir kodlar, göstergeler ve çağdaş kitle kültürünün göstergelerarasılığın (intesemiosis) modifiye ettiği algıya yönlendirilen tekniklerin karışımı olarak adlandırıyoum” ifadesi de yine 'yeni biçim'in nasıl meydana geldiğinin bir örneği olarak geçiştirilmiş. Ve yine bu ifadelerin üstüne gidilip biçim ve içerik karşıtlığının artık bir hükmü olmadığı ve deneyselin yeni toplumsal koşullarla ilişkiselliği tartışılmadan bırakılarak her sıkışmada olduğu gibi bilim ve sanat karşılaştırması ile konu dağıtılmış.

Ve yazı bu yolculuktan sonra “deney, biçim üzerinden yapıldığından, “deneysel”i edebiyat nosyonunun bir sıfatı olarak nielendirmek sakıncalıdır. Deneysel biçimden söz edilse bile, deneysel edebiyat diye bir tür yoktur” diye bitmiş.

Edebiyatın, biçim+kurgu+yapı ile bezenmiş bir içerik formülü ile dopdoğal bir kategori olarak dokunulmadan temel alınması ve biçimin dışsal bir şey olarak en kolay manipüle edilebilecek bir şey olarak görülüp yazının buna yoğunlaşması yazıyı kurtarmaya yetmemiş. Görsel Şiir'in açtığı çatlakların da alelacele, yine bu formüle ve hatta kimi zaman bilimsel bir ispat mantığının arkasına sığınılarak, sıvanmaya çalışılması yazının büyük bir fırsatı kaçırdığı sanısı uyandırdı bende. Oysa o çatlaklardaydı herşey.

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 17

‘yukarı’ dedin

"Yanılım" ne demek? Gerçekten soruyorum. Neyin karşılığı olarak var türkçede? Yanılgı mı? ------------- ~ --------------------

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 3

‘yukarı’ dedin

kısa bir google turu 'yanılım' kelimesinin 'fallacy' ve 'paralojizm'in türkçe karşılığı olarak ortaya çıktığını gösteriyor. Daha çok mantığa aykırılığı imliyor.