Serkan Işın etiketi ile yaftalanmış yazılar

4 Yıl 5 Ay Sonra..

2007 yılının Mart ayında siteyi -kimbilir hangi şekil ve umutlarla- . Bugünden o güne nelerin değiştiğine, geliştiğine ve artık işlevini yitirdiğine dair fikirlerimi siz sevgili okurlarla paylaşmak boynumun borcu gibi geldi bir an. Bu retrospektif bakışın -geriye doğru- bize ne kazandıracağından pek emin olmasam da..

Öncelikle şu ifadeleri dikkatinize sunuyorum:

Türk Şiir'i son 3 yıldır kötü yönlendirildi, ahmakça gündemlerle vakit geçirdi. Fakat tarafların kabaca "konvansiyonel" ile "deneysel" olarak ayrıldığını görmemek saflık olur.

Katrankaralaks

O halde soruyu baştan ve en sade hali ile sorabiliriz. Şiir nedir ve nerede ikamet etmektedir? Bu kritik soru, zorlu birkaç yılın ardından küllerinden yeniden doğarken, yığınların, kitlelerin arasından önümde yürümekte. Yer sorusuna indirgenmiş gibi görünse de bu soru bir katman, bir yörünge ya da bir elektron bulutu sorusudur da. Olasılıklar sınanacaktır, orası açık. Aklımızda kalan şey, şiirden sonra mıdır, yoksa o şey oradadır da, tüm durağanlığına, sessizliğine rağmen, şiir tarafından mı açığa çıkartılmaktadır?

Zinhar 5 yaşında ve şaka değil!

Birkaç gün sonra Zinhar'ın ilk sayısının çıkmasının 5. yılını kutlayacağız. Bu dergi ve çerçevesinde son 5 yıldır yarattığımız gündem, tek kelime ile "imkansız"la uğraşmanın ürünüdür. Buna emeği geçen herkese, edilebilecek en büyük teşekkürü, hergün bu sitenin ve bu sitenin yaymaya çalıştığı söylemin alt yapısı ile uğraşarak göstermekten başka birşey elimden gelmiyor. Ne diyor Hegel? "Tamamlanmış bir şeyin varlığı, kendi iç varlığında kendi yokoluşunun tohumunu taşımasıdır; onun doğuş anı aynı zamanda ölüm anıdır." Öyleyse, bu 5.

Mavi Ekran hatası olarak Yeni

Analojide elbette sınır yok ama birkaç gündür ben Modern Türk Şiiri'ni (evrensel şiir dünyası içinde olmak üzere) kendine özgü bir işletim sistemine benzetmeye başladım; eski, hantal ve durmadan hata üreten bir işletim sistemi. Bu kadim işletim sistemi yazıldığı, kurulduğu günden bugüne, neredeyse hiç güncellenmemiş, sadece birkaç büyük yama işleminden geçmiş gibi görünüyor. Bu analojinin birebir işlemesini sağlamak ve okurun kafasında ne demek istediğimi canlandırabilmek için önce, işletim sistemi nedir, ona bir göz atalım;

Haydan gelen huya gidiyor mu?

2008'le ilgili , bir yandan ben de neyi eksik bıraktığımızı keşfetmeye çalışıyorum. Çalışıyorum çünkü aslında teorik alandaki tüm bu tartışmalar, iki pratik alanda -biri genel, biri özel- hükümsüzleşmeye başlıyor.

Düşüncenin Sonbaharı

Duyulan anlamın erimiş ritmini boğan sözcük de böyledir; taşlara karışmış kalın köklerle kaplıdır bu ritimler; ateşli anlam gizlenmiştir; üst katman sözcük-imgedir (metafor); sesi, dil tarihinin bize söylediğine göre, bölük pörçük, parçalanmış seslerin bitiştirilmesidir; imge ise sesin bozulma süreci; ve sıradan bir sözcüğün -ot!- anlamları ondan serpilmeye koyulur; yan; fonetik saflığın kaybolması diyalektik görkemin gelişimidir; ve görkemin kayboluşu düşüncenin sonbaharıdır, terimdir.

Yeisle saldıracağım kendime, düşmanı olacağım kendimin!

Bu işler adamı üzer, denebilir. Ama üzülmeye değecek işlerle uğraşmayı da ihmal etmemek gerekir. Her şairin "siktir" dediği bir an vardır, bu anların fazlalaşmaya başladığı başka anlar da. Seriler halinde, geometrik artışın başgösterdiği böyle zamanlarda, biricik kalan şey, yine "yaratma dürtüsüdür." Sırf dürtü de değil bu, inat. Ben, bu site, bu inadın en açık kanıtlarıyız. Fakat...

2005'ten bu yana ne değişti?

2005 yılında aşağıdaki metni yazmışım. Bundan yaklaşık 4 yıl önce ile bugün arasında, belki nicelik ve nitelik olarak görsel şiir ve buna benzer alanlardaki artış, deneysel şey tartışması, manifesto, postmodernizm-modernizm çelişkileri ve çatışkıları -ki bu tartışmaya asker de dahil olmuştur (bkz, )